HATAY"DA MASAL ANLATICILIĞININ GELENEKSELDEN MODERNE EVRİLMESİ

HATAY’DA MASAL ANLATICILIĞININ GELENEKSELDEN MODERNE EVRİLMESİ

 

                                                                  Uzman Leyla Funda ARSLANTAŞ

                                                  

Bir topluma ait değerlerin diğer kuşaklara aktarımında edebi türler en büyük taşıyıcılar olmuşlardır. Kuşaktan kuşağa aktarımı sağlayanlar da anlatıcılardır. Masal türü kendine özgü bağlamı içerisinde değerlendirildiğinde en temel unsurunun anlatıcı olduğu görülür.

Masallar üzerine yapacağımız değerlendirmemizde amacımız, anlatıcılık geleneğinin oluşumunun ve devamının nedenlerini açıklamak, aynı zamanda masal anlatıcılığının gelenekselden moderne evrilmesinin sonucunu, Hatay’da yapılan saha çalışması üzerinden göstermektir.

Masal bağlamları; anlatıcı, dinleyici, mekân, metin ve dil, müzik ve kıyafet unsurları dikkate alınarak nedensellik olgusundan hareketle “İşlevsel Kuram” açısından çözümlenmiştir.

Konunun daha açık anlaşılabilmesi açısından geleneksel anlatıcılık ve modern anlatıcılık bağlamsal unsurları dikkate alınarak karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.

Masal anlatma geleneğinin evrilmesini, dolayısıyla değişim ve dönüşüme uğradığını ele alırken masalın ne olduğunu, kaynağını, sınıflandırılmasını ve çeşitlerini de dikkate almak gerekmektedir. Bu sonuçlara göre bağlamı incelenen 53 Hatay masalından 2 tanesinin hayvan masalları olduğu, 9 tanesinin olağanüstü masallar olduğu, 42 tanesinin ise gerçekçi masallar olduğu tespit edilmiştir. Bu anlamda görüştüğümüz kaynak kişilerin daha çok gerçekçi masalları tercih ettiği söylenebilir.

 

Elde edilen masal metinleri bağlamları da dikkate alınarak Malinowski, Bascom ve Başgöz’ün yaklaşımıyla işlevlerine göre değerlendirilmiştir. Buna göre; çocuklara anlatılan masalların eğlenmeye ve eğlendirmeye yönelik yönünün olduğu, yetişkinlerde ise anlatımın hoşça vakit geçirmek amacıyla tercih edildiği görülmüştür (9 masal). Modern anlatıcılıkta bu işlevle 7 masal icra edildiği tespit edilmiştir. Değerlere, toplumsal kurum ve törelere destek verme işlevinin ise elde ettiğimiz masallarda daha çok görüldüğü sonucuna ulaşılmıştır. (20 masal). 

Eğitimin ve kültürün gelecek kuşaklara aktarılması işlevinin, toplumun koyduğu ahlak kurallarını öğrenmek veya öğretmek, özelikle din ve kültür çeşitliliğinden ötürü bu eğitimin daha çok din eğitimi olarak verildiği görüşmeler ve gözlemler sonucu ortaya çıkmıştır. Bu işlevin ahlak kurallarını öğretmek ve din eğitimi vermek amaçlarının daha çok geleneksel anlatımlarda olduğu sonucuna ulaşılmıştır (8 masal). Modern anlatıcılıkta bu işlevin özellikle ortaya çıkan yeni projelerle okullardaki çocuklara iyiliği, güzelliği, insanlığı öğretmek gibi daha evrensel bir gayeyle işlendiği görülmüştür(3 masal).

 

 

Toplumsal ve kişisel baskılardan kurtulma işlevinin ise toplum tarafından onay gören, doğru davranış ve düşünceye sahip bireylerin desteklenmesi mesajının verilmesi bakımından metinlerde kullanıldığı görülmüştür (3 masal). Bascom’un bu dört işlevine ek olarak Başgöz’ün protesto işlevinin elde ettiğimiz masal metinleri üzerinde az sayıda da olsa görüldüğü tespit edilmiştir. Bunun dışında folklorun gizli işlevinden hareketle, masal metinlerinde gizli işlevler olup olmadığına da bakılmıştır. 

Gizli işlevler, daha çok modern masal anlatıcılığında ekonomik gelir getirme ve nostalji gibi işlevlerle karşımıza çıkmıştır. Özellikle modern masal anlatıcılığının yapılma sebeplerinin temelinde bu iki işlevin olduğu görülmüştür(9 masal). Anlatıcılık artık bir meslek olarak görülmeye başlanmış, dolayısıyla icraların para kazanma amacıyla gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Aynı zamanda modern masal anlatıcılıkta, icra ve mekân ortamı ve dinleyici unsurlarında oluşan yenilik ve değişimlerle nostalji işlevinin daha çok geçmişe özlem, eskiyi yad etme veya farklı bir ortam oluşturma amacıyla anlatıcılar tarafından kullanıldığı görülmüştür. Tüm bu işlevler konusu hem geleneksel hem de yakın dönemde ortaya çıkan modern masal anlatıcılığı üzerinden açıklanmıştır.

Hatay’da 29 anlatıcı ile görüşülerek, bu anlatıcılara ait 53 masal icrası gözlenmiştir. Buna ek olarak bazı modern masal anlatıcılarının dijital ortamda icra ettiği masallar da incelenmiştir.

Anlatıcılık kapsamında anlatıcılar incelendiğinde, geleneksel masal anlatıcılarının şehirden çok köylerde; modern masal anlatıcılarının ise daha çok kent merkezinde yaşadıkları gözlemlenmiştir. Geleneksel anlatıcıların daha çok halk tarafından köyün bilgesi olarak bilinen, yaşça herkesten büyük, herkesin saydığı, sevdiği kişiler olduğu tespit edilmiştir. Modern anlatıcılıkta ise anlatıcıların; genellikle dinleyiciye yabancı, dinleyicinin tanımadığı ya da sosyal medyadan tanıdığı, çoğunlukla genç veya orta yaşta olduğu, eğitimli veya çalışan kimseler olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Anlatıcıların 13’ü kadın, 16’sı erkek anlatıcılardır. Anlatıcılara baktığımızda geleneksel anlatıcıların daha çok 50 yaş ve üstünde olduğu, modern anlatıcıların ise daha çok 30-45 yaş aralığında olduğu tespit edilmiştir. Anlatıcılardan 10 tanesi üniversite mezunudur, bunlardan 5 tanesi modern anlatıcılardır. Aynı zamanda özellikle geleneksel anlatılarda, anlatıcıların masal dillerinin Hatay’ın çok kültürlü yapısını örnekleyecek şekilde olduğu da tespit edilmiştir.

Modern anlatıcılar içerisinde MEB’in başlattığı “Anadolu Masalları” projesine dâhil olan iki öğretmen anlatıcı ile kendi sınıflarında görüşülmüştür. Öğrencilerine icra ettikleri masallar yerinde gözlenmiştir. Pandemi sebebiyle bu iki öğretmenin bazı masallarını sosyal medya ortamlarında da icra ettikleri görülmüştür.

Masalların anlatılma vakitlerine bakıldığında ise şu tespitler yapılmıştır: Masallar, özellikle geleneksel anlatımlarda genellikle akşam vakitlerinde icra edildiği için ışığa ihtiyaç duyulmuş, bunu sağlamak için lamba, mum veya elektriğin olmadığı zamanlarda ise gaz lambası kullanıldığı anlatıcılar tarafından aktarılmıştır. Masalların gündüz vakitleri pek anlatılmadığı gözlenmiştir. Gündüz çoğu kişinin işi olmakta (şehirde; iş hayatı, okul vs. köylerde ise tarla, bağ işleri) bir araya gelme olma zor olmaktadır. Ancak modern masal anlatıcılığında ise gündüz de bu anlatım yapılmaktadır. (Okullarda ders saati sınıflarda yapılan etkinlikler…)

Anlatıcılığın değişime uğraması dinleyici unsuru üzerinden de açıklanmıştır. Dinleyiciler de tıpkı anlatıcılarda olduğu gibi hem geleneksel hem de modern anlatıcılık bağlamınca incelenmiş, dinleyicilerde değişimler icra sırasında gözlemlerimiz üzerinden tespit edilmiştir. Buna göre dinleyiciler arasındaki ilk önemli farkın, dinleyicilerin anlatıcıyla olan yakınlık durumunda olduğu görülmüştür. Öyle ki geleneksel anlatıcılıkta, dinleyicilerin genellikle anlatıcının akrabaları, eş ve dostları olduğu gözlemlenmiştir. Modern anlatıcılıktaki dinleyicilerin anlatıcıya yabancı, anlatıcıyı tanımayan, aralarında herhangi bir bağ olmayan kişiler olduğu görülmüştür. 

Anlatıcı ve dinleyici farklılaşmasından dolayı, oluşturulan metinlerde de bir değişim yaşanmıştır. Bu bağlamda, elde edilen ürünlerin 38 tanesinin şehir merkezinden uzak yerlerde icra edildiği, 15 tanesinin de şehirde icra edildiği gözlenmiştir. Geleneksel anlatıcılıkta yakınından duyulan, dinlenilen sözlü kültür metinlerinin icra edildiği; modern anlatıcılıkta evrensel olan yazılı kültür metinleriyle veya dijital metinlerle icraların gerçekleştirildiği görülmüştür. Hatay’da görüşülen geleneksel anlatıcılar büyüklerinden, anne, baba, nine veya dedelerinden duydukları sözlü metinleri icra etmişlerdir (24 anlatıcı).  Modern anlatıcıların icra ettikleri anlatımların, yazılı metinlerden, internet ortamlarından veya aldıkları eğitimler neticesinde öğrenilen metinlerden oluştuğu tespit edilmiştir. Modern anlatıcılardan 5 anlatıcı da bu şekilde metinlerini oluşturmuşlardır. 

İncelenen masallara bakıldığında, Hatay’ın çok kültürlü yapısının da anlatıma yansıdığı görülmüştür. Örneğin geleneksel anlatıcılardan; farklı etnik, din veya mezhebe özgü unsurların bulunduğu metinler de derlenmiştir. Bu durum modern anlatıcıların metinlerinde mevcut değildir. Metinlerde bu farklılığın oluşması anlatı diline de yansımıştır. Geleneksel anlatımlarda anlatıcılar kendi dilini bilen insanlara masallarını anlattığı için, bölgesel ağız özelliklerini, günlük dillerini masallarına yansıtabilmişlerdir.  

Geleneksel anlatıcılar içerisinde farklı din veya mezhepten anlatıcılar olduğu için bazı metinlerde farklı diller kullanılmıştır. Geleneksel anlatımlardan 3 tanesi farklı bir dille, 2 tanesi ise iki dilli şekilde icra edilmiştir. 

Geleneksel anlatımlarda, ağız özellikleri, yerel ifadeler icralara yansımıştır. Modern anlatıcılar da ise böyle bir durum tespit edilmemiştir. Burada dilin, resmi dil olan Türkiye Türkçesinin İstanbul Ağzı olduğu görülmüştür. Ayrıca yerel ifadeler veya ağız özellikleri de yer almamıştır. Sadece bir modern anlatıcı bundan farklı olarak evrensel olan birkaç masalı kendi ağız özellikleriyle anlatmıştır.

Anlatıcılıkta mekân unsurunda da değişiklik olmuştur. Modern anlatıcılıkta mekânlar köyden şehre, bazı kurum ve kuruluşlara yani yerelden kurumsal mekânlara geçmiştir. Modern anlatıcılığın yapıldığı mekânlar olarak daha çok kent merkezinde bulunan kafelerin, gösterim salonlarının tercih edildiği görülmüştür. Son dönemlerde ise bu mekânların sosyal medya denilen sanal ortamlara dönüştüğü tespit edilmiştir.

Mekânlar; evin salonu, bahçe gibi özel alandan, kafe ve gösterim salonları gibi kurumsal alanlara, son dönemlerde ise sosyal medya ortamlarına yani sanal ortamlara dönüşmüştür. Örneğin masallarını bir sosyal medya platformunda icra eden bir anlatıcımız Grimm Kardeşler’e ait Hansel ile Greten (Hesen ile Gülten), Kırmızı Başlıklı Kız (Kırmızı Eşarplı Kız), Sindirella (Sindirella Reyhanlı’da) masallarını bu bölgenin ağız özelliklerine bağlı kalarak anlatmıştır.

Masal anlatıcılığının geldiği durum Hatay üzerinden incelenirken müzik ve kıyafet unsurları da bu bağlamda incelenmiştir. Sonuç olarak, toplam 24 geleneksel anlatıcıdan hiçbirinin müzik ve farklı kıyafet kullanmadığı görülmüştür. Modern masal anlatıcılarının bu anlamda müzik aleti olarak kalimba, def, mızıka kullandıkları görülmüştür. Bu anlatıcılıkta zaman zaman farklı kıyafetlere ihtiyaç duyulduğu da görülmüştür.

İcra sırasında kullanılan ürünlerin (şalvar, yelek, yemeni, hızma gibi) dinleyicilerde nostalji duygusu yarattığına, yapılan görüşmeler sonucunda ulaşılmıştır. Modern anlatıcılardan 2 kişinin hem müzik hem de farklı kıyafet kullanımına çok önem verdikleri bu anlamda müzik olarak kalimba, def ve mızıka kullandıkları gözlenmiştir. Modern anlatıcılardan icrasını dijital ortamda gerçekleştiren bir anlatıcı, müziğe ve farklı kıyafetlere ihtiyaç duymadığını dile getirmiştir. Diğer modern anlatıcısı ise farklı bir kıyafet hiç kullanmadığını müzik olarak da arada sırada ney ya da def kullandığını dile getirmiştir. 

Sonuç olarak şunlar söylenebilir ki son dönemle yeni neslin bireylerinin tercihleri doğrultusunda her alanda olduğu gibi masal anlatma geleneği de değişim ve dönüşüme uğramıştır. Bu bireyleri yeni mekânlarında (kafe, kültür merkezleri, sosyal medya ortamları…) gözlemlemek, bu mecralarda onlarla iletişime geçmek kültürün ve kültür ürünlerinin aktarılması konusunda çok önem taşımaktadır. 

İlk zamanlar televizyon ve radyoların son dönemlerde teknoloji ve akıllı telefonların hayata girmesiyle birlikte kültürlerin ve geleneklerin unutulup yok edildiği düşünüldüğünde bu son dönem masal anlatıcılığının bu anlamda gençleri bir şekilde yakaladığı ve anlatı kültürünü tekrar canlandırdığı sonucuna ulaşılabilir. Aynı zamanda bir şehrin kültürünün yaşaması bakımından geleneğin devamı sağlanmalıdır. O sebepledir ki bir toplumun kültürel değerlerini ortaya koyan bir yapı olarak anlatıcılık çok önemlidir ve devam etmelidir. 

Dolayısıyla yeni nesli takip etmek, yeni nesille iletişime geçmek üzerinde durulması gereken bir konudur. O sebeple onların bulunduğu çevreye girebilmek, onlara yeni dönemin, internet ve teknoloji dünyasının penceresinden bakabilmek gerekmektedir. 

Çağımızın en büyük problemlerinden birisi de hiç kuşkusuz iletişimsizliktir. Masalların da bir iletişim aracı olduğu unutulmamalıdır. Dolayısıyla masallar yoluyla çocuklarımızla, gençlerimizle iletişim kurabiliriz. Bunun için daha çok yeni projeler üretilmeli (SEIBA, TÜMAK, ANADOLU MASALLARI gibi) daha fazla etkinlik ve festival düzenlenmeli, masal atölyeleri açılmalı, okullarda (özellikle ilk ve ortaokullarda) ders olarak verilmelidir. Üniversitelerde bir bölüm olarak açılmalı ve artık bir meslek olarak görülmesi sağlanmalıdır. 

Masal anlatıcılığının değişimini ve dönüşümünü izlemek, anlatıcılığın bir şekilde korunması ve yaşatılması bağlamında farkındalık kazandırması bakımından önem taşımaktadır.