KIBRISLI TÜRKLERDE MASAL ANLATICILIĞI

KIBRISLI TÜRKLERDE MASAL ANLATICILIĞI

Doç. Dr. Gönül REYHANOĞLU 

Giriş: Masallar, Kıbrıs Türk kültürü içerisinde yüzyıllar boyunca, toplumu birleştiren, kültürel değerleri aktaran, sorunlara çözüm bulan, anlatıcı-dinleyici arasında özel bir bağ oluşturan, eğlendiren, kötülüklerden koruyan, uyutan birçok işleve sahip olmuştur. 

Günümüzle ilgili deneyimlerimiz, büyük ölçüde geçmiş hakkında bildiklerimizin üzerine ve genellikle geçmişle ilgili imgelerimizin üzerine kurulur. Geçmişin imgeleri ve geçmişin anımsanan bilgileri uygulayımlarla (performans) kuşaklar boyunca taşınıp sürdürülmektedir (Connerton 1999:11-12).

Özellikle çocuk eğitiminde merkezi bir yeri olan ürünlerin, meydana geldiği veya getirildiği, üretilip aktarıldığı ortamlar, ada Türklüğüne özgü, ailevi değerlerin yeniden inşa edildiği bağlamlardır. 

Bugün size anlatacaklarım, saha ve literatür çalışması sonucu elde ettiğim sözlü ve yazılı kaynaklardaki bilgilerle, yüz yıl kadar geriye götürebildiğim bir masal geleneği ve bu geleneğin merkezindeki “anlatıcılar”ı içine almaktadır. 

Gelişme: Kıbrıs masal geleneğinde anlatıcı tarafından aktarılan metinlerin icra esnasındaki oluşumunda; anlatıcının psikolojisi, eğitimi, masal geleneğinden gelip gelmediği, hafızasındaki masalları muhafaza ediş şekli, masalları sevip değer vermesi, masalları hafızasında formüle etmesi, görüntülemesi, günlük hayattaki olaylardan etkilenmesi, dili kullanma becerisi, dinleyiciye ulaştırmak istediği mesajlar, dinleyicide uyandırmak istediği duygular oldukça etkilidir. 

Anlatıcı; dinleyicisinin cinsiyeti, beğenileri, kendine yakınlığı, icra esnasındaki tepkileri, bağlamdakilerin kimliği, yakınlık dereceleri, masalı ne zaman nerede anlatıldığı gibi pek çok unsurdan etkilenerek, masalları her anlatımında yeniden bir kompozisyon haline getirmektedir. 

Eski dönemlerde en güçlü bağlamlar, tüm ailenin bir araya geldiği, sohbetlerin edilip el işlerinin yapıldığı, mevsime ve döneme özgü yiyeceklerin (gullirigga, üzüm pestili, kavrulmuş bakla, kurutulmuş meyve vb.) yendiği yaz aylarında kapı önündeki veya kış aylarında da oturma odasında ateşin başındaki bağlamlardı. 

Bunun yanında özellikle nenelerin masal anlattığı yatak odası, dam, mutfak, buğday harmanı vb. gibi mekânlarda kalabalık oturmalı ya da sadece anlatıcı ve dinleyicinin bir arada olduğu bağlamlar da mevcuttur. 

Kıbrıslı Türklerin adaya gelip yerleşmesiyle, beraberlerinde getirdikleri kültürel değerler, adadaki yaşam, ada halkı ile kaynaşma, siyasi ve ekonomik süreç vb. gibi etkenlerle yeniden şekillenerek, kendini devam ettirmiş ve günümüze kadar üretilip aktarılan eski ve yeni masallarla gelenek devam etmiştir. 

Kıbrıs’ta özellikle eski dönemlerde, okulun olmaması, eğitimin ağırlıklı olarak atasözleri, deyimler, masallar, destanlar, mitler, hikâyeler, maniler, bilmeceler vb. gibi sözlü kültür ürünleriyle yapılmasında etkili olmuştur.

Büyükler bir sonraki kuşakları eğiten, yeni yetişen gençleri yaşama hazırlayan, onlara, dili, kültürü ve toplumsal değerleri aktararak, bir birey olmayı, toplumun bir parçası olmayı öğreten birer öğretmendiler. Anlatıcılar da bu öğretmenler içinde başöğretmen gibiydi.

Köy ve kasabalardaki mahallelerde, özellikle yaşlı ve yalnız olan kadınlar da, komşu oturmalarındaki topluluklara katılarak, hem yalnız kalmamakta hem de gece vakit geçirmekteydi. El işleri yapan veya diğer işlerle meşgul olan kadınlar, özellikle kız çocuklarına da işleri göstererek cinsiyet rollerinin gereklerini öğreterek geleceğe hazırlamaktaydılar. 

Bir araya gelen kişiler günlük olaylar, havalar, ekinler, işler, köyde-kasabada olanlar, ya da bireysel sorunlarından bahsedip iş yapmaktaydı. Bu arada gürültü yapıp, kendi aralarında kavga eden, dışarı çıkıp oynamak isteyen, yerinde duramayan çocuklar için de özellikle yaşlı kadınlardan bir gönüllü çıkarak masal anlatmaktaydı. Bu anlatım hem onların sakinleşmesini sağlanmakta hem de gece eğlenceli geçerken sessiz bir ortam oluşturmaktaydı. 

Çoğu zaman çocuklardan gelen “hade nene bize Mercimecik masalını anlat” talebi gelmekteydi. Kimi zaman da “susun da size falan teyze masal anlatacak” ya da “sessiz olursanız size Gocagarıcıg masalını annadacam” şeklinde talep büyüklerden de teklif gelebilmekteydi. 

Kültür içinde, Gocagarıcık ve Pasdelli, Kırk Deliler, Deli ile Akıllı Gardaş, Mercimecik, Osmanağa ve Devler, Üç Kardeşler ve Köse Dayı, Üç Turunçlar Güzeli, Altın Saçlı kız Altın Dişli Oğlan, Guyruksuz Tilki, Gudurumbo, Küllü Fatma, Küllü Bidda, Terzi Gızı, Gocagarıcık ve Baklacık, Gocagarıcık ve Küpcük, Tak Tak Tabacıg, Altın Balık vb. varyantlarıyla derlenen masallar epeyce bir yökün tutmaktadır.

Masalın Kıbrıs Türk kültürü içerisinde gizli ve açık birçok işlevi vardır. Bunlar: eğitmek, eğlendirmek, kültürel değerleri aktarmak, korumak, sakındırmak, bağ oluşturmak, yemek yedirmek, uyutmaktır. En temel işlevleri ise eğlendirmek, vakit geçirtmek, uyutmak ve kültürel değerleri aktarmaktır. 

Masal bağlamında bir anlatıcı vardır. Bu anlatıcı aile büyüklerinden (nene, dede, dayı, komşu neneler, komşu teyzeler, anne, baba vs.) masal dinlemiş, masal bağlamı içerisinde yetişmiş, sonrasında kendi çocukları, akrabaları ve komşu çocuklarına, duyduğu masalların, tamamını, bir kısmını, ya da yeni ürettiklerini anlatan, masallara inanan, masalları ve çocukları seven masal anlatma yeteneği olan kişilerdir. 

Anlatıcı masalıyla dinleyiciye pek çok mesaj iletir. Bu mesajlar anlatıcının metin tercihi, anlatı esnasındaki vurguları, kahramanı sunum şekli, olaylarda tutuğu taraf ve masal esnasındaki ara sözlerle olabilmektedir. 

Masal bağlamındaki bir diğer önemli öge dinleyicidir. Bu dinleyici, anlatıcı ile bir yakınlığı, tanışıklığı, aile bağı olan, genellikle de anlatıcının çocukları, torunları, yeğenleri, komşu çocuklarıdır. 

Masal bağlamındaki bir diğer öge de masalın anlatıldığı yer ve zamandır. Bu genellikle kış aylarında oturma odası, yatak odası veya mutfakta olabileceği gibi; yaz aylarında kapı önü, yatak odası, oturma odası, dam, harman vs. gibi mekânlarda ve genellikle de geceleridir. 

Masal bağlamında belli bir oturma düzeni vardır. Anlatıcı merkezde yüksekçe bir yerde, çocuklar onun önünde yarım ay gibi ya da dizinin dibine sıralanmış şekildedir. Anlatıcı icra sırasında onların saçını okşar, sırtını sıvazlar, aralarında sevgi bağı oluşur.

Herkes masal dinler veya okur, fakat aynı güzellikte anlatamaz. Dinlediği masalı kendi bilgi ve kültürüyle yoğurarak şekillendirdikten sonra kendi üslubuyla anlatan kişiler usta anlatıcılardır. Bunlara toplumda ‘”masalcı nene” ya da “masalcı” adı verilir. Beğenilmek, anlattığı masalların ve verdiği öğütlerin hatırlanması iyi masal anlatıcısı olmanın temel ölçütlerindedir. 

Masal anlatımında her ne kadar erkek anlatıcılar olsa da, çoğunluğun kadın anlatıcılardır. Masal bağlamlarının aileye içinde, kadın toplantılarında ya da birebir anne-çocuk, nene-torun şeklinde olması masal geleneğinin özel alanlarda şekillenmesine neden olmuştur.

Özellikle eski dönemlerde kadınların ev dışında toplandığı mekânlar sınırlı olduğundan Kıbrıs’taki geleneksel yaşamda masalcılık kamusla alana çıkamayıp özel alanda kaldı dolayısıyla da para kazanılan bir meslek haline gelmedi diye düşünmekteyiz. 

Çocuklara masal anlatanla çocuk arasında kan bağı, akrabalık, tanıdıklık ilişkisi ve en önemlisi sevgi bağı mevcuttur. Kıbrıs’taki masalcıların ağırlıklı olarak kadınlar olması, masalların genelde çocuklar için anlatılması, kadınların toplumda çocukların bakımını üstenmesiyle ilgilidir. Donovan (1997:209), annelerin kızlarını kendilerinin bir benzeri ve devamı olarak algılama eğiliminde olduklarını, söyler. Bu durumda da Kıbrıs’ta anadan kıza devam eden gelenekle kadın kendini, değerlerini, bakış açısını devam ettirmektedir. 

Konu bağlamında bakıldığında kadınlar genelde namus, aşk, cinsiyet rolleri, adab-ı muaşeret kuralları temalı masallar anlatmaktadır. 

Erkekler arasında kahvehane ortamlarında masal türünün pek anlatılmaması, Kıbrıslı Türklerde masalın daha çok çocuklar için anlatılan anlatı özelliğini taşımasına, muhtemelen erkekler arasında da bir meslek halini almamasına neden olmuştur. Ancak babalar, amcalar ve dedeler çocuklara özellikle cinsiyet rolleriyle de paralellik gösteren; komik, kahramanlık ve macera dolu kısa masallar anlatmaktadır. 

Kıbrıslı Türklerle ilgili saha çalışması sonucu elde ettiğim verilere göre gelenekte masal anlatıcısı özelliklerinin tamamını veya bir kısmını taşıyan kişiler masal anlatabilmektedir. 

Masal anlatıcısı olan kişiler, istisnalar hariç küçüklüklerinde masal dinleyerek büyümüş, masal bağlamlarında bulunmuş kişilerdir. Ong’a (1993: 59) göre “Meslek edinmenin yolu çıraklıktır… çıraklık da gözlem, uygulama ve asgari sözel açıklamaya dayanır” Dolayısıyla büyümekte olan çocuklar da, küçüklerine anlatarak bir çıraklık evresi geçirir.

Bugün Kıbrıslı Türklerde masal bilip anlatan herkese genellikle, nenesi, annesi, dedesi, eniştesi, dayısı, komşu kadın, komşu nene, masal anlatmıştır. Masalcı, bir masal anlatıcısından, yani bir anlamda ustasından masalı dinlerken, onun anlatış tarzını, üslubunu ses tonunu, jest ve mimiklerini görerek gözleyerek dinlemiştir. 

Aynı zamanda anlatıcının masal içerisinde verdiği anlatıcıya, ailesine ve topluma ait değerleri de öğrenerek büyümüştür. Bu durumda, gözünde bir anlatıcı profili yani örnek aldığı bir ustası vardır. Zamanında kendisinde beğeni uyandırmış unsurlar, kendi anlatım tarzına da yansımıştır. Bu anlatım tarzını ya aynen takip ederek ya da daha da geliştirerek, belli bir çıraklık döneminden sonra kendisi de bir masal anlatıcısı olur. 

Masalcılarda dinleme ve özümseme dönemi –ki bu dönemdeki genellikle küçük bir dinleyicidir- daha sonra, eğer ilgisi varsa, kendinden küçüklere, yaşıtı olan arkadaş ve kuzenlerine anlatma, sonrasında da bir topluluk önünde ya da tek bir dinleyici önünde icra söz konusudur. 

Özellikle çok meraklı olan dinleyiciler, eğer uygun ortamları varsa, kendinden küçüklere kuzenlerine okuldaki veya yurttaki arkadaşlarına yarışmada jüriye, kimi zaman da büyüklerine dinlediği masalları anlatarak, gizli bir çıraklık dönemi de geçirmişlerdir. Kendi yaşında veya kendinden küçük olan dinleyicilerinin onu beğenmesi, takdir etmesi de ona cesaret vererek ilerde iyi bir anlatıcı olması için ilk adımını atmış olmaktadır. 

Kimi zaman da büyükler masal bağlamı içerisinde, çocukluktan yavaş yavaş gençliğe geçmeye başlayanlara fırsat vererek, topluluk içerisinde anlatıp kendilerini geliştirmelerini sağlamıştır. Onlara “eh şimdi de sen anne ol anlat ben dinleyim” ya da “hadi ben yoruldum bir de sen anlat” denilmesi çocuğun anlatım deneyimi kazanmasını sağlamaktadır. Birçok kaynak kişim bu bağlamlar içerisinde çıraklığının geçtiğini vurgulamıştır. 

Bir başka çıraklık olayı da yarışmalardır. Her yıl yine Has-Der’in düzenlediği “Çocuk ve Masal Şöleni”, gelenekte yetişen çocukların, topluluk önünde de profesyonel bir performans sergilemeleri için bir fırsattır. Büyük bir ilgi gösterilen masal yarışmasında, çocuklar okudukları veya büyüklerinden dinledikleri masalları anlatmakta ve dereceye girenler ödüllerini almaktadır. 

Kıbrıs Türk masal geleneğinde kişinin anlatıcı, iyi bir anlatıcı olabilmesi için, öncelikle masal geleneğinden geliyor olması, masal dinlemiş, bir masalcıyı gözlemlemiş olması gerekmektedir. Masalları hafızasında tutup anlatabilmesi için de, iyi bir hafızaya sahip olması, yenilerini üretip her anlatışta yeniden kompoze edebilmesi için de, iyi bir hayal gücü ve yaşanmışlık birikiminin olması gerekmektedir. 

Kişi iyi bir anlatıcı özelliklerine sahip olsa bile, eğer dinlemeyi talep eden bir topluluk olmazsa, masalı anlatamayacaktır. Bu nedenle meraklı, masalları seven, iyi bir dinleyici topluluğunun veya en az bir dinleyicisinin olması gerekmektedir. Dinleyici tarafından beğenilmek ve talep görmek, masalcı olduğunun en önemli ölçütlerinden biridir. 

Kıbrıslı Türklerde sevilen, beğenilen hatırda kalan masal anlatıcılarında tespit ettiğimiz özellikler yukarıda saydıklarımıza ek olarak iyiden yana tavır almak, bir dinleyicisi veya dinleyici topluluğunun olması, dinleyicilerin ilgisini çekip onlarla bağ kurabilmesi, masallara inanmak, masalları sevmek, masalları birçok kez dinlemiş ve birçok kez anlatmış olmak, sürekli tekrar, geleneği devam ettirebilmek ve yeni konular üretebilmek-yaratıcı olmak, masal anlatma kabiliyetinin olması, çocukları, insanları sevmek, onları tanımak, sabırlı olmak vb.

Anlatıcı masalı zamanının genişliği veya darlığına göre uzatıp kısaltabilmektedir. Masal anlatımı için masal icrasını teatral bir ortamda olduğu gibi jest, mimikleri, ses tonu ve taklitlerle desteklemesi, canlandırması gereklidir ki ilgi çekici hale getirebilsin. İşte tüm bunlar bir araya geldiğinde, kişi çok iyi bir anlatıcı olma durumundadır. 

Masal anlatıcısının repertuarını büyüklerinden öğrendiği masalların tamamını veya tamamına yakınını hatırlayıp anlatanlar (Aktif Anlatıcılar), öğrendiği masalların bir kısmını hatırlayıp anlatanlar (Aktif Anlatıcılar), öğrendiği masalları anlatan ayrıca bu masalların epizotları ve motiflerini kullanarak yeni masallar meydana getirenler veya masalları değiştirenler (Aktif Anlatıcılar), öğrendiği masalların motiflerini kullanarak ya da okuduğu masalları kullanarak tamamen başka masallar üretenler (Aktif Anlatıcılar), öğrendiği masalları anlatan ayrıca kitaplardan da okuyup çocuklarına özetleyenler (Yazılı kültürden sözlü kültüre geçiş), öğrendiği masalları kullanmayıp, çocuklarına kitaplardan doğrudan okuyan veya özetleyip anlatanlar  (Yazılı kültürden sözlü kültüre geçiş) şeklinde sıralayabiliriz.

Anlatıcı dinleyene toplumsal değerleri öğretmek, ders vermek, vakit geçirmek, eğlendirmek, uyutmak, yemek yedirmek, yanlış davranışları düzeltmek, gelecek tehlikelere karşı korumak, kişiliğini geliştirmek, doğruyla yanlışı öğretmek, kendi hayat felsefesini öğretmek, en önemlisi kültürü ve toplumsal değerleri öğretmek için masal anlatır.

Kıbrıs Türk kültüründe masal geleneği içinde vurgulanan en temel değerlere baktığımızda ise, erkek ve kız çocuklara verilenlerin çok az da olsa farklı olduğunu görebilmekteyiz. Erkek çocuklara daha çok hırsızlık yapma, sigara içme, kavga etme, büyüklere saygılı ol gibi değerlerin öğretilmesi ön plandayken; kız çocuklarına namuslu olmak, terbiyeli iyi bir insan olmak, ağır başlı olmak, mücadeleci bir kişiliğe sahip olmak, iyi bir eğitim almak vb. gibi değerlerin yani cinsiyet rollerinin hem masal içindeki iletilerde hem de masalcının anlatı sırasında kullandığı ara sözlerde karşımıza çıkmaktadır. 

Geçmişten gelen değerleri, gizemli dünyaları bilen, değişik konularda bilgisi, birikimi olan, insanların akıl danıştığı, beğeni toplayan anlatımıyla bir yetenek sergileyen, vakit geçirttirip güldürtüp eğlendiren, oyunlar oynayan, bir şeyler öğreten, anlatırken sarılıp öpen, saç okşayan, kucağına alan, sarılan vs. bu anlatıcılara, küçükler büyük bir sevgi bağıyla bağlanmakta, saygı ve hayranlık duymaktadır. Onlara bulundukları yerde hürmet etmekte, sözlerini dinlemekte, verdiği öğütleri tutmaktadır.

Sonuç: Konuşmamda daha çok geleneksel anlatıdan ve anlatıcılardan bahsettim günümüzde TV, internet, oyuncak, CD ve kitap gibi değişik eğlence ve bilgi alma unsurlarının varlığı, masal geleneğini eskiye oranla oldukça zayıflatmıştır. Geleneksel anlatıcıların yerini eğitimciler, çeşitli sosyal medya anlatıcıları veya modern anlatıcılar dediğimiz son dönemde bu konuyla ilgili profesyonelleşen anlatıcılar almıştır. 

Bu değişim ve gelişim içerisinde masallar adına neler yapılabilir. Toplum oldukça hızlı bir değişim içindedir. Bu mirasın sürdürülebilirliği, dolayısıyla modern insanın değişen ihtiyaçlarının tam anlamıyla karşılanabilmesi için daha çok insanı sürece dâhil ederek, tek bir koldan değil birden fazla koldan ilerleyerek, çözüm önerileri getirmek ve bunlar üzerine aktif bir şekilde çalışmak gerekmektedir

Yol haritası şu şekilde olabilir: Birincisi geleneksel anlatıcılığın devamı için, anne-baba, nene-dede gibi aile üyelerini bilinçlendirerek farkındalık oluşturmak. 

İkincisi MEB’deki öğretmenleri materyal, kılavuz kitaplar, yapılabilecek etkinlikler, yeri geldiğinde danışmanlık hizmeti vermek bağlamında destekleyerek farkındalık yaratmak onların bu konudaki çabalarını canlı tutmak. 

Üçüncüsü profesyonel anlatıcılık yapanlarla bağ kurmak, neler yaptıklarından haberdar olmak, yenilerinin yetişmesi için materyal, kurs, kılavuz vb. olanaklar sağlamak, yetişenlere uygulama ve kazanç alanları yaratmak, onları gündelik ve törensel hayat içinde daha görünür kılmak

Masal çalışmalarında daha fazla metin derleme ve incelemeye aynı zamanda anlatıcılara odaklanılmakta dinleyici kısmı genellikle ihmal edilmektedir.  

Bu nedenle dördüncü kısım -belki de en önemlisi- yeni kuşakları sadece pasif bir dinleyici olarak görmek değil yeri geldiğinde aktif bir anlatıcı olarak sürece dâhil etmek, onları hikâyenin kahramanı haline getirmek gerekir. 

Yeni kuşakların aklında yer etmesi, aktarımın tam anlamıyla gerçekleşmesi için bol tekrar, çocukları anlatım sürecine dâhil etmek, masalların aktarımında onlara sorumluluk vermek gelenekteki gibi birer çırak olarak onları geleceğe hazırlamak şeklinde yol haritalarına ihtiyaç vardır. Dolayısıyla toplumdaki tüm bireyler bu hikâyenin bir parçası olmalıdırlar

 

Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkürler.

 

Kaynakça

CONNERTON, Paul. 1999. Toplumlar Nasıl Anımsar. (Çev. Alaeddin Şenel). Ayrıntı Yayınları. İstanbul.

DONOVAN, Josephine. 1992. Feminist Teori. İletişim Yayınları, Ankara.

GÖKDEMİR, Gönül. 2008. Kıbrıs Türk Kültüründe Masal Geleneği. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Türk Halkbilimi Bilim Dalı, Doktora Tezi, Beytepe Tez Koleksiyonu. Ankara.

ONG, Walter J. 1993. Sözlü ve Yazılı Kültür. (Çev. Sema Postacıoğlu Banon). Metis Yayınları. İstanbul.