TÜRK MASAL ARAŞTIRMALARINDA İGNÁC KÚNOS

TÜRK MASAL ARAŞTIRMALARINDA İGNÁC KÚNOS

Dr. Öğr. Üyesi Atiye NAZLI

Türk halkbilimi alanında Anadolu ve Balkanlarda derleme çalışmalarının öncülerinden biri olan Macar Türkolog İgnác Kúnos’tur. O, 19. yüzyılın son yirmi yılında başta İstanbul, adım adım Anadolu’yu dolaşmış, bugün değişik ülkelerin sınırları içerisinde yer alan ancak geçmişte Türk halkının yaşadığı Balkan coğrafyasında saha çalışması yapmıştır. Kúnos, İstanbul, Anadolu ve Balkanlarda dil araştırmacısı olarak dolaşmıştır fakat derlediği ürünler de masal, halk hikâyesi, atasözü, deyim,  ninni, Karagöz ve Hacivat gibi pek çok halk edebiyatı unsurlarını yazıya aktarmıştır. İgnâts Kûnoş’

Onun yapmış olduğu çalışmalar, daha sonraki dönemlerde Türk masalları için önemli bir kaynak olarak yerini almaktadır. Kúnos’un masal çalışmaları tanıtılacak ve örnek verilecektir.

Çalışmamızda 44 Türk Masalında yer alan masalların değerlendirmesi yapılacaktır.

Anahtar kelimeler: İgnác Kúnos, masal, Türk masalları, masal araştırmaları tarihi.

 

 

Giriş 

İgnác Kúnos    (İgnâts Kûnoş) 22 Eylül 1860’ta Macaristan’ın Hajdú bölgesinin Sámson (Hajdúsámson) köyünde Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş babasının adı Jakob Lusztig, annesinin adı Pepi Weisz’tir. Ignác’ın dördü kız, beşi erkek olmak üzere, toplam dokuz kardeşi vardır.

Eğitim hayatı, önce Budapeşte sonra Macaristan’ın ikinci şehri olan Debrecen’de geçirir. İlk ve ortaokul öğrenimini o zamanki Macaristan’ın en iyi okullardan biri olan Debrecen Kalvinist Koleji’nde görür ve 1879’da mezun olur. Ignác, liseyi bitirdiği yıl makinist olan ve Romanya’nın doğu bölgesi Boğdan’dan  (Moldavya) dönen amcasının, onları ziyarete gelmesi ve amcasının onlara gezdiği ülkelerin âdetleri,  dilleri anlatması özellikle de Türkler hakkında  görüşleri Kûnoş’u etkiler. Amcası, “En ziyade beğendiğim insanlar Türkler ve en kolay öğrendiğim dil Türkçedir [...] Oğlum, Latince, Rumca öğreneceğine Türkçe öğren. Türk milleti gibi, Türk dili [de] bize en yakın dildir. Türkçeyi öğrenecek olursan hem Türklere, hem kendi vatanına hizmet etmiş olursun”  (Gülensoy 1978: 19-20;  Szılágyı 2007: 38)

 Ignác Kúnos’un Budapeşte Pázmány Péter Üniversitesi’nde (bugün Eötvös Lóránd Tudományegyetem) öğrenciliği sırasında (1880-1884) (Szılágyı 2007: 40-42)  genel olarak Macarca, Fin-Ugor dilleri ve Türk dili alanında yoğunlaşır. Özellikle Avusturya asıllı József Budenz’in , Zsigmond Simonyi’nin ve Ármin Vámbéry’nin derslerine büyük ilgi duyup katılır. Kúnos, Budapeşte Üniversitesi’nin o zamanın dünyaca ünlü Doğu bilimcisi ve Türkologu sayılan Ármin Vámbéry’nin öğrencisi olur, üç yıl boyunca Vámbéry’nin Osmanlıca, Uygurca, Tatarca ve Çağatayca derslerine katılır ve bu lehçeler hakkında araştırmalar yapar. Kúnos, bir gün Budapeşte sokaklarında gezerken Türkiye’den yeni gelmiş bir şekerci ile tanışır. Onun dükkânında uzun süre kalır ve onunla Türkçe sohbet eder. Kúnos, bu sohbet sırasında şekercinin konuştuğu Türkçenin, Vámbéry’nin üniversitedeki derslerinde onlara öğretmeye çalıştığı Türkçeden çok farklı olduğunu anlar ve nedenlerini hocasıyla konuşmaya karar verir. Kúnos, hocası Vámbéry ile aralarında geçen karşılıklı söyleşi de Türklerin halk edebiyatı konusu açılır. Vambery, bu konuda pek fazla olmadığını Atalar sözü, Nasreddin Hocası dışında diğerlerini bilmediğini söyler.

Kûnoş: “Efendim, bildiğime göre dünyanın hiç bir milleti, cahil olsa, putlara tapsa, ister Müslüman, ister Hıristiyan olsun, halk edebiyatsız olmaz. … halk edebiyatı zaten halkın düşünüşüdür, dudaklarının gülüşüdür, ruhunun eğlencesidir,  dertlerinin feryadıdır; düşüncelere dalsa, düşüncesidir, gamı varsa, gönlünün yarasıdır, bahtları varsa bahtlığının gülü, sümbülüdür. Türk halkı düşünmez mı? Köylüsünün ah-u  vâhı göğe çıkmaz mı? Bahçesindeki gülünün, rengi, kokusu yok mu? Hâsılı, Türklerin halk edebiyatı yok derseniz, inanmam... 

Üstat, birkaç dakikacık düşünüp taşındıktan, yüzüme sevine sevine baktıktan sonra:

- Belki hakkın var, belki benim duyduklarım yanlış! En iyisi, Türkiye’ye git, Türk edebiyatını ara! Allah yardımcın olsun... dedi.” (Gülensoy 1978: 21-23; Szılágyı 2007: 44-45)

Kúnos, Anadolu diyalektlerini ve halk dilini araştırmak için Macar İlimler Akademisi’nin bursuna başvurur. 1885 yılının ilkbaharında bursu kazanan Kúnos, araştırma yapmak için Osmanlı Devletine gitmek üzere (Szılágyı 2007: 47) Osmanlı İmparatorluğunun bir eyâleti olan Bulgaristan’ın Tuna kıyısındaki, nüfusunun çoğu Türkler’den oluşan Rusçuk’ta kalır ve burada kaldığı sürede, Türk dilini ve geleneklerini tanımak için gayret eder. Rusçuk’ta birçok Adakale Türkü ile tanışır. Onlardan halk türküleri derler ve Adakale’yi  20 Nisan 1885’te ziyaret eder.

Kúnos, 10 Mayıs 1885’te İstanbul’a gelir ve hocası Budenz’e 23 Temmuz 1885’te yazdığı mektubunda o güne kadar derlediği halk edebiyatı malzemesini Macar İlimler Akademisi’ne gönderdiğini, amacının bu malzemenin bir kitap olarak yayınlanması olduğunu belirtmektedir.

 “Söz konusu mektupta Kúnos, o dönemde Osmanlı İmparatorluğun’da araştırmalar yapan oryantalistlerin uzun yıllar Türk halk edebiyatının ürünlerini aramalarına rağmen, malzemenin halk ağzından derlenmesinde güçlük çektiklerini, hatta derlemeyi başaramadıklarını yazar.” (Szılágyı 2007: 57)

Kúnos, 24 Ekim 1885’te József Budenz’e gönderdiği mektubunda derleyip topladığı Türk halk edebiyatı ürünlerinden Köroğlu halk hikâyesi, halk masalları ve türküleri bir kitaba toplayıp yayımlamak istediğini dile getirir. Bu rüyası 1887’de gerçekleşecektir ve ikinci cildi 1889’da yayımlanacak olan kitabın adı Osmanlı Türk Halk Edebiyatından Örnekler (Oszmán-török népköltési gyüjtemény) olacaktır. (Szılágyı  2007: 62)

Kunos, ayrıca Macarlarınkine çok benzeyen Türk masallarını derlediğini ve bu masalları kadınların eşlerine, annelerin oğullarına söylediklerini ve masalları erkeklerden derlediğini belirtir. (Szılágyı 2007: 68)

Kúnos, 10 Nisan 1886’da yazdığı mektubunda o zamana kadar 80 Türk halk masalının 208 sözlü gelenekten derlediğini yazmaktadır. Derlediği Türk masallarının Macar masallarıyla olan benzerliğini fark etmiş, ancak derlediği Türk masallarını Azerbaycanlı bir arkadaşına okuttuğu zaman, arkadaşı Türk masallarının İran masallarına da benzedikleri söylemiştir.  (Szılágyı 2007: 69)

Bu durumdan hareketle Kûnoş, Macar ve Türk masallarının Fars masallarından kaynakladığını gösteren bir makale yayımlamak istediğini bir mektup ile hocasına yazar Macar ve Türk masallarının İran menşeini olup olmadığını daha derinden araştırmak için Fars masalları da okuduğunu belirtir. (Szılágyı 2007: 91-92)

 Kúnos, 25 Nisan 1886’daki mektubunda 21 masalı Macaristan’a gönderdiğini (Szılágyı 2007: 69-70) Manisa’nın meddahlarıyla ünlü olduğunu kaydeden yazar Manisa’da Jóka’nın Şeytanı (Jóka ördöge) adlı Macar masalının Türkçe varyantını bir meddahtan derleme yaptığını söylemektedir.  (Szılágyı 2007: 82-83)

Kúnos, 3 Eylül 1886’da Budenz’e yazdığı mektubunda, derlediği halk edebiyatı metinlerinin Ahmet Vefik Paşa tarafından Paris’te bastırılmak istendiğini belirtir.  Masalları üç bölüme ayırdığını, ilk bölümünde masalların insan kahramanlarını, ikinci bölümde iyi tabiatlı olağanüstü varlıkları, üçüncü bölümde ise kötü olağanüstü varlıkları tanıttığını yazar. Bu incelemede örnek olarak 7 masalın Macarca tercümesini de gönderdiğini belirtir. 

Kúnos’un bu incelemesi Budapesti Szemle dergisinde Oszmán-török népmesék (Osmanlı Türk halk masalları) adıyla yayımlanır.   (Szılágyı 2007: 87-88)

Kúnos’un, 12 Ekim 1886’İstanbul’da tanıştığı birkaç kişinin onun derlemelerine çok yardım ettiklerini yazarak onların adını verir. Bunların arasında Kúnos’un karagözcü arkadaşı, Urfi (Örfi?) Bey ve ailesi de bulunmaktadır. Urfi Bey’in ninesinin ve kız kardeşlerinin kendisine anlattıkları masalları Urfi Bey sonradan Kúnos’a aktarır. Fakat Kúnos, en çok masalı merhum Dániel Szilágyi’nin, İstanbul’un Türk mahallesinde yaşayan ve “gerçek bir Türk olan” kâtibi, Hüsnü Efendi’den derlediğini yazmaktadır. Hüsnü Efendi; eşinden, annesinden ve kayınvalidesinden duyduğu masalları Kúnos’a aktarır. Arkadaşlarının kadın akrabaları dışında Kúnos, meddahlardan ve kitaplardan da masallar not ettiğini ifade eder. (Szılágyı 2007: 88-89)

10 Haziran 1887’de Budenz’e yazdığı mektubunda Kúnos, İstanbul’daki masal derlemelerini bitirmek üzere olduğunu, Ramazan ayından önce bir haftalığına Bursa’ya gidip derleme yaptığını ve sonuçtan memnun olduğunu belirtir. (Szılágyı 2007: 92)

Kúnos, 28 Haziran 1887’de Budenz’e yazdığı mektubundan Kisfaludy Cemiyeti’nin çıkartacağı masal kitabının telif ücretini alamadığını ve Macaristan Yahudi Cemaati’nin kendisine artık para göndermeyeceğini belirterek moralinin bozulduğunu ve Akademi’den para gelmezse Paris’e gidemeyeceğini  söylemektedir.

13 Mayıs 1890’da hemen hemen bütün Anadolu’yu gezen Kúnos,  ülkesine gitmek üzere yola çıkar. 1935’te 70 yaşında yazdığı Kariyerimin hatırası. “Türk halk hayatının çiçek bahçesinde” (Pályámemlékezete A török népélet virágos kertjében) başlıklı makalesinde planları arasında bir iki Türk masal kitabını daha çıkartmak olduğunu yazmaktadır.  (Szılágyı 2007: 190)

6 Nisan 1945 tarihli nüshasında Kúnos’un öldüğü haberi kamuoyuna şu sözlerle duyurulur: “Üniversite hocası, seçkin oryantalist, Dr. Ignác Kúnos 7 Ocak günü [1945] ölmüştür. Geçici olarak Rákoskeresztúr’daki mezarlığa defnedilmiştir.” Kúnos’un ölüm tarihini Edit Tasnádi 12 Ocak 1945 olarak göstermektedir. (Szılágyı 2007: 191)

Sonuç

Kúnos, Türk edebiyatı özellikle de halk edebiyatı alanında önemli çalışmalar yapmış bir Türkolog’dur. Onun çalışmaları 19. yüzyıl Türk coğrafyasına ve Türk insanının kültürel belleğine ışık tutmaktadır.  Kúnos’un masal çalışmaları Szılágyı ve kendisinin eserlerinden hareketle sıralanmıştır.  

1. Kûnoş, 13 Temmuz 1886’da yazdığı mektubunda derlediği masalları ve halk türkülerini Osmanlı Türk Halk Edebiyatından Örnekler (Oszmán-török népköltési gyüjtemény) adıyla yayınlayacağını duyurur. O,  ayrıca Avusturya’daki Graz Üniversitesi’nin adını vermediği bir öğretim üyesinin derlediği Türk masallarının Almanca tercümesini yayımlamak istediğini haber verir. (Szılágyı 2007: 93-94) 

Osmanlı Türk Halk Edebiyatından Örnekler I-II (Oszmán-török népköltési gyüjtemény) Ignác Kúnos’un en önemli çalışmalarından birisidir. 

2. Kúnos, 27 Ağustos 1887’de hocasına gönderdiği mektupta Büyükdere’den döndüğünü, ayrıca işkembeyi kafasına geçirip Keloğlan’a dönüşen masal kahramanlarından bahseder. (Szılágyı  2007: 94) 

3. Osmanlı Türkçesine Giriş (Janua Linguae Ottomanicae/Oszman-Törük Nyelvkönyv) adıyla 1905’te,  yayımladığı kitap, Türk dilini öğrenmek isteyenler için hazırlanmış olup iki bölümden oluşmaktadır.  (Kúnos 1905: 195)

4. 1905’te Türk halk anlatıları (Türkische Volkserzählungen) adı altında Kúnos birkaç halk masalını, türküsünü, Nasreddin Hoca fıkrasını, halk hikâyesini içeren bir kitapçıkta masal metinleri yer almaktadır. 

5. Kúnos’un Küçük Asya Türk diyalektleri hakkında (Kisázsia török dialektusairól) adlı kitabında halk masalları, türküler, halk seyirlik oyunları vb. yanı sıra Ankara’da derlediği Nasreddin Hoca fıkrasını da yer vermektedir.

6. 1899’da Radloff’un Türk Lehçe Örnekleri (Proben der Volksliteratur der türkischen Stämme) adı altında yayımladığı 10 ciltlik eserinin 8. cildinde 25 masala bulunur.

7. Kúnos, İstanbul Türk Halk Masallar (Türkische Volksmärchen aus Stambul)adlı 1905’te yayımladığı Almanca kitabında Türk masallarını Avrupa’ya tanıttığı için kitabta 47 sayfalık bir önsöze de yer vermektedir.

8. 1907’de yayımladığı Rumeli Türkçesine ait Dil Malzemeleri. Adakale Masalları (Materialen zur Kenntnis des Rumelischen Türkisch Volksmärchen aus Adakale)  adlı kitabında 51 halk masalını yayımlar. 

9. Kúnos, Boğaziçi’nin perili dünyası (Boszporuszi tündérvilág)  ve Adakale’nin masal bahçesi (Adakale mesekertje) adlı kitaplarında İstanbul ve Adakale’de derlediği masalları yayımlar.

10. Kúnos, Masal anlatan Gülbaba (Mesemondó Gül Baba) başlığı altında 1928 ve 1929’da Pesti Hírlap gazetesinde dört parçadan oluşan bir makalede Macarcaya çevirdiği birkaç Türk halk masalın metnini vermektedir.

11. Türk hayvan masalları (Török állatmesék). Kúnos, ilerleyen yaşlarında hayvan masallarıyla ilgilenmeye başlar. O, hayvan masallarının insanlığın en eski edebî ürünü olduğunu belirtir.

12. Kazan Tatar masalları (Kasantatarische Volksmärchen):Bu kitap Kúnos’un I. Dünya Savaşı’nda, esir kamplarında Kazan Tatarından derlediği masalı içerir.

13. 1913’te ise Kúnos’un kendisinin İngilizceye çevirdiği düşünülen Kırk Dört Türk Peri Masalı (Forty-four Turkish Fairy Tales) adlı kitabı İngiltere’de yayımlanır.

 

Kaynaklar

Gülensoy, Tuncer (1978), İgnácz Kúnos Türk Halk Edebiyatı, Tercüman 1001 Temel Eser.

Kúnos, Ignácz (1889), Török Népmesek, Budepest.

Kúnos, Ignácz (1905), Janua Linguae Ottomanicae/Oszman-Törük Nyelvkönyv, Budapest, A Keleti Kereskedelmi Akademia, Kıadasa.

Kúnos, Ignácz (1905), Türkische Volksmärchen aus Stambul,  Leiden.

Kúnos, Ignácz (1907), Materialıen zur Kenntnıs des Eumelıschen Türkısch Teil I Türkısche Volksmärchen aus Adakale, Leipzig.

Kúnos, Ignácz (1913), Forty –Four Turkish Fairy Tales, London.

Szılágyı, Szilárd (2007), Ignác Kúnos Türk Folklor Araştırmalarında Bir Öncü, Ankara Üniversitesi Yayınlanmamış Doktora Tezi.